Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin Tükenmişlik Düzeyi ve Etkileyen Faktörler
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 104-109
Aralık 2017

Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin Tükenmişlik Düzeyi ve Etkileyen Faktörler

J Pediatr Emerg Intensive Care Med 2017;4(3):104-109
1. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mustafa Eraslan ve Fevzi Mercan Çocuk Hastanesi, Çocuk Yoğun Bakımı Ünitesi, Kayseri, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 01.11.2017
Kabul Tarihi: 15.11.2017
Yayın Tarihi: 12.12.2017
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Giriş

Tükenmişlik sendromu (TS) çalışma ortamındaki süreğen stresin eşlik ettiği duygusal tükenme (DT), depersonalizasyon ve mesleki başarının azalması ile karakterize bir tablodur.1 DT enerji eksikliği ve mesleki motivasyon eksikliği ile karakterize edilen, genellikle ilişkilerdeki kişisel çatışmalar ve ağır iş yükünden kaynaklanan bir durumdur. Depersonalizasyon, duygusal ayrışmanın psikolojik bir halidir. İşyerindeki çalışma arkadaşlarının tutumuna bağlı olarak anksiyete, irritabilite ve demotivasyon gelişir. Modern yaşamın mesleki alanı içinde uzun süredir büyük bir sorun olarak kabul edilmiştir ve son on yılda çok daha yaygın hale gelmiştir.2 Bu fenomen, sağlık hizmet sunucularında yalnızca işin doğası nedeniyle değil, aynı zamanda yüksek görülme oranı nedeniyle de özel bir öneme sahiptir. Sağlık profesyonellerinde bu sendrom uzun süredir yaygın olmasına rağmen, çalışmalar sadece neden-sonuç ilişkilerini ve önleyici önlemleri değerlendirmek için yapılmıştır.3 Sağlık çalışanları arasında TS yaygınlığı ve sıklığı hakkında mevcut literatürde bir görüş birliği bulunmamaktadır.4,5 Yoğun bakım ünitelerinde sağlık uzmanları arasında yapılan çalışmalarda tükenmişlik oranları %0-70 arasında değişmektedir.6

Son yıllarda çocuk yoğun bakımı alanındaki gelişmeler, ileri yaşam desteğindeki ilerlemeler ve gelişmiş hemşire bakımı sonucunda artmış beklenti ve zor çalışma koşulları stresli bir ortam yaratmaktadır. Bu ortamdan en çok etkilenen meslek gruplarından birisi de hemşirelerdir. Ağır iş yükü, zaman baskısı, ileri yaşam desteğinin yoğun kullanımına rağmen sonuçların her zaman yüz güldürücü olmaması hemşirelerde fiziksel ve duygusal zorlanmalara neden olmaktadır.1 Yakın zamana kadar, yoğun bakım topluluğu stresli yoğun bakım ünitesi ortamında, TS’nin gelişimi ve diğer psikolojik rahatsızlıklar gibi zararlı etkilerden nispeten habersizdi.1,7-9 Ne yazık ki, kritik bakımda görevli sağlık çalışanları en yüksek TS oranlarından birine sahiptir. Bu bozukluğun gelişimi hastalara doğru yaklaşımda bulunma kabiliyetini olumsuz yönde etkileyebilir.10

Bu çalışmada hastanemiz çocuk yoğun bakımı ünitesi ve diğer çocuk sağlığı ve hastalıkları servislerinde çalışan hemşirelerde tükenmişlik durumunu analiz etmek ve ilişkili faktörleri belirlemeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem

Kesitsel tipte yapılan bu araştırma Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Hastanesi’nde Nisan-Mayıs 2017 tarihleri arasında yapılmış olup toplam 177 hemşire çalışma grubunu oluşturdu. Örneklem seçimine gidilmeyip evrenin tamamına ulaşılması hedeflendi. Yüz yetmiş yedi hemşireden 44’ü çalışmaya katılmayı kabul etti. Çalışmaya katılım oranı %24,8 idi. Bu araştırmada veri toplama aracı olarak “Sosyo-demografik Veri Toplama Formu” (Tablo 1), “Maslach Tükenmişlik Ölçeği” ve “Kısa Form (KF)-36 Yaşam Kalitesi Formu” kullanıldı. Çalışma, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu (tarih: 07/04/2017 karar no: 2017/190) tarafından onaylandı. Çalışmaya katılan hemşirelerden yazılı bilgilendirilmiş onam alındı.

Maslach Tükenmişlik Ölçeği

Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilen ölçek, Ergin11 tarafından Türkçe’ye uyarlanmış olup Maslach Tükenmişlik Ölçeği 22 ifadeden oluşmaktadır. DT ile ilgili 9 madde, kişisel başarı (KB) ile ilgili 8 madde ve duyarsızlaşma (D) ile ilgili 5 madde bulunmaktadır.5 Araştırmamızda kullandığımız Maslach Tükenmişlik Ölçeği 5 dereceli likert bir ölçektir (0: Hiçbir zaman, 1: Çok nadir, 2: Bazen, 3: Çoğu zaman, 4: Her zaman).

Ölçeğin, Türkçe geçerlilik ve güvenirlik çalışmasında alt ölçeklerin Cronbach alfa değerleri DT boyutu için 0,90, D boyutu için 0,79, KB’de düşme boyutu için 0,71 olduğu belirtilmektedir.11

DT için 1., 2., 3., 6., 8., 13., 14., 16., 20. sorular puanlandırılarak; 0-11 puan arası düşük, 12-17 puan arası orta, 18 ve üzeri puan yüksek risk olarak sınıflandırıldı.

D için 5., 10., 11., 15., 20., 22. sorular puanlandırılarak; 0-5 puan arası düşük, 6-9 puan arası orta risk ve 10 ve üzeri puan yüksek risk olarak sınıflandırıldı.

KB’de azalma için 4., 7., 9., 12., 17., 18., 19., 21. sorular değerlendirildi. Çalışmamızda, KB için de düz puanlama yapılmış olup, KB için 0-21 puan yüksek, 22-25 puan arası orta, 26 ve üzeri puan düşük risk olarak kabul edildi.

Kısa Form-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği

Ölçek 36 madde ve 8 alt boyuttan oluşmaktadır. Fiziksel işlevi, ağrı, genel sağlık, enerji durumu, sosyal işlev, zihinsel durum rolünü ve zihinsel sağlık durumunu değerlendiren parametrelerden oluşur. Alt ölçeklerle sağlığı 0-100 arasında değerlendirir ve 0 kötü sağlık durumunu, 100 iyi sağlık durumunu gösterir. Rand Corporation tarafından 1992 yılında geliştirilmiş olan ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Koçyiğit ve ark.12 tarafından yapılmıştır. Türkçe geçerlilik ve güvenirlik çalışmasında alt ölçeklerin Cronbach alfa değerleri 0,73-0,76 arasında bulunmuştur.

İstatistiksel Analiz

Verilerin istatistiksel analizi Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) 22,0 paket programında yapıldı. Tüm değişkenlere öncelikle Shapiro-Wilk testi uygulanarak normal ya da anormal dağılım olup olmadığı belirlendi. Normal dağılımı olmayan değişkenler ortanca ve çeyrekler arası açıklık, kategorik değişkenler sayı (%) olarak belirtildi. İkili grupların karşılaştırılmasında anormal dağılımlı değişkenler söz konusu ise Mann-Whitney U testi, kategorik verilerin analizinde ise ki-kare testi kullanıldı. Parametreler arasındaki korelasyonları analiz etmek için Pearson korelasyon testi kullanıldı. Çocuk yoğun bakım ünitesinde çalışmanın Maslach Tükenmişlik Ölçeği üzerindeki etkilerini değerlendirmek için tek değişkenli ve çoğul lojistik regresyon analizleri yapılmıştır. Tüm sonuçlar için p<0,05 anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışmaya katılan 44 hemşirenin 14’ü (31,8) çocuk yoğun bakım ünitesinde, geri kalan 30’u (%68,2) ise diğer çocuk servislerinde çalışmaktaydı. %31,8’i 25-29 yaş, %31,8’i 30-34 yaş, %13,6’sı 35-39 yaş ve %22,8’i ≥40 yaşındaydı. Ortalama yaşları 30,5±4,7 yıl idi (en düşük 22 - en yüksek 46). %63,6’sı 35 yaşından küçük olmasına rağmen mesleğinde 10 yılı tamamlamışlarla, tamamlamamışların sayısı birbirine eşitti. Serviste çalışan hemşirelerin yaş ortalaması yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelere oranla daha yüksekti (p=0,023). Eğitim durumları incelendiğinde hemşirelerin büyük bir çoğunluğu (%93,1) 4 yıllık üniversite mezunuydu. Sadece ikisi ön lisans mezunu iken bir hemşire de yüksek lisans yapmıştı. Diğer servislerde evli hemşire oranı %83,3’lerde iken yoğun bakım ünitesinde bu oran %50 idi (p=0,011). Bu evlilik oranlarının çocuk sahibi olup olmama oranlarıyla benzerlik gösterdiği saptandı. Yoğun bakım ünitesindeki hemşirelerin %50’si çocuk sahibi iken servisteki hemşirelerde bu oran %86,7’ye çıkmaktaydı.

Hem yoğun bakım hem de servis hemşirelerinin %88,7’sinde antidepresan kullanım öyküsü yoktu. Büyük bir çoğunluğu hayatlarında hiç alkol (%93,1) veya sigara (%61,3) tüketmemişlerdi. Yoğun bakım hemşirelerinin %64,2’si sosyal etkinliklere vakit ayırabiliyorken bu oran servis hemşirelerinde %46,7 idi. Hiç tatile çıkma fırsatı bulamayan hemşirelerin oranı servislerde %3,3, yoğun bakım ünitesinde ise %17,6 idi (Tablo 2).

KF-36 Yaşam Kalite Ölçeği alt grupları incelendiğinde servis hemşirelerinin emosyonel rol güçlüğü skorları yoğun bakım hemşirelerine göre belirgin yüksekti (p=0,039). Aynı zamanda yoğun bakım hemşireleri sosyal işlevsellik yönünden de servis hemşirelerine göre daha iyi durumda oldukları belirlendi (p=0,049). Ağrı skorlarına bakıldığında yoğun bakım hemşirelerinin ortanca ağrı skoru 55 (35-68) iken servis hemşirelerinin ortanca ağrı skoru 68 (45-90) olarak bulundu (p=0,015) (normal dağılımı olmayan değişkenler ortanca ve çeyrekler arası açıklık [IQR] olarak belirtilmiştir). Yoğun bakım hemşireleri servis hemşirelerine göre daha enerjik olarak tespit edildi (p=0,031) (Tablo 3).

Tek değişkenli lojistik regresyon analizi kullanıldığında yoğun bakım ünitesinde çalışmak KB’de azalmayı 2,13 kat [odds oranı (OR) 2,13, %95, güven aralığı (GA) 1,21-3,84] arttırırken, D’yi 1,8 kat (OR 1,8; %95, GA 1,07-3,34) arttırdığı tespit edilmişdi. Yoğun bakım ünitesinde çalışmanın DT üzerine istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi saptanamadı. Çoğul lojistik regresyon analizi ile yoğun bakım ünitesinde çalışmak yine KB’de azalmayı 2,07 kat (OR 2,07, %95, GA 1,17-3,74) arttırırken, D’yi 1,76 kat (OR 1,76, %95, GA 1.12-3.21) (Tablo 4) arttırdığı saptandı.

Tartışma

Literatürde tükenmişliğin hemen her meslek grubunda yaşandığı belirtilmekle birlikte özellikle sağlık çalışanları gibi birebir insan ilişkileri üzerinden yürüyen mesleklerde daha fazla yaşandığı belirtilmektedir.13,14 Güneş ve Üstün15 yaptıkları bir çalışmada değişik üniversite hastanelerinden seçmiş oldukları sağlık çalışanlarında tükenmişliğin yoğun yaşandığını saptamışlardır. Bu çalışmada yoğun bakımda çalışan hemşirelerin tükenmişlik oranları %57’leri bulurken, servis hemşirelerinde bu oran %38’lerdeydi. Hastane geneline baktığımızda ise yaklaşık iki hemşireden biri (%47) kendini tükenmiş olarak ifade etmekteydi. Literatüre bakıldığında yoğun bakım ünitelerinde çalışan sağlık uzmanları arasında tükenmişlik oranları %70’lere kadar çıkabilmektedir.6 Oehler ve Davidson16 Çocuk yoğun bakımı ünitelerinde hemşireler arasında yaptığı bir çalışmada tükenmişlik oranı %66 olarak saptanmıştır.

Maslach yaşın TS açısından bir risk faktörü olmadığını belirtmiştir.17 Onun söylediklerinin aksine, yapılan bir meta-analize göre genç yaşta olanlar ve deneyimi az olan çalışanların tükenmişlik oranlarının daha fazla olduğu saptanmıştır.18 Yoğun bakımdaki hemşirelerin iş yükünün yanı sıra, genellikle yoğun bakıma verilen/atanan hemşirelerin genç ve deneyimsiz olmalarının çalışmamızda bulduğumuz sonuçlarla ilişkili olduğunu düşünmekteyiz. Literatür incelendiğinde, bu çalışmaya paralel olarak yaş ilerledikçe KB puanlarının yükseldiği görülmektedir.19 Meslekte geçirilen süre arttıkça, KB puanları da artmaktadır. Yaşla birlikte her meslekte olduğu gibi hemşirelerin de sorunların üzerinden gelme yetileri gelişmekte ve bundan dolayı hemşirelerin kendilerini daha başarılı buldukları yorumu yapılabilir.

Yoğun bakım hemşirelerinin Maslach Tükenmişlik Ölçeği alt boyutlarının dağılımına baktığımızda; hemşirelerin en fazla KB’de azalma ve D’yi yaşadıkları saptanmıştır. Çocuk yoğun bakımı ünitelerinde yapılan bir çalışmada %32 oranıyla KB’de azalma en sık gözlenirken, çalışmamızla uyumlu olarak ikinci sırayı %24 oranıyla "D" almıştır.16 Tek değişkenli lojistik regresyon analizi kullanıldığında yoğun bakımı ünitesinde çalışmak bağımsız olarak KB’yi 2,13 kat azaltmakta, D’yi de 1,8 kat arttırmaktaydı. Çoğul lojistik regresyon analizi ile yoğun bakımı ünitesinde çalışmak yine KB’de 2,07 kat bir azalmaya neden olurken, D’de de 1,76 kat bir artışa neden olmuştu. Elde edilen bulgular literatürle farklılık göstermektedir. Altay ve ark.20 yaptığı bir çalışmada hemşirelerin en fazla KB’de azalmayı ve DT’yi yaşadığı, en az ise D’yi yaşadığını saptamışlardır. Metin ve Özer21 ve Ergin ve ark.22 ise hemşirelerin DT ve KB’de azalmayı en fazla yaşadıklarını belirtmişlerdir. Maslach, D’yi karşısındaki insana duygudan yoksun davranış sergilenmesi olarak tanımlamıştır. Bireyleri nesne olarak görüp, onlara nesne gibi davranırlar. Kendini yetersiz görme, işe karşı motivasyon düşüklüğü, kontrol eksikliği ve çaresizlik hissi ise KB eksikliğidir.16 D’deki bu farklılığın yoğun bakım hemşirelerinin ilgilendiği hastaların daha zor ve daha kötü durumlardaki hastalar olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz. Bunun yanında yoğun bakım hastalarındaki mortalite oranı da yüksek olduğundan, yoğun bakım hemşireleri kendilerini yetersiz görebilmekte ve çaresiz hissetmektedirler. Bu durum da KB'lerinde azalmaya yol açmaktadır.

KF-36 yaşam kalitesi ölçeği alt grupları incelendiğinde yoğun bakım hemşireleri sosyal işlevsellik yönünden de servis hemşirelerine göre daha iyi durumdaydılar. Ağrı skorlarına bakıldığında yoğun bakım hemşirelerinin ortanca ağrı skoru 55 (35-68) iken servis hemşirelerinin ortanca ağrı skoru 68 (45-90) olarak bulundu (p=0,015) (normal dağılımı olmayan değişkenler ortanca ve çeyrekler arası açıklık [IQR] olarak belirtilmiştir). Bu kadar yoğun bir tempoda çalışmalarına rağmen yoğun bakım hemşireleri servis hemşirelerine göre daha enerjikti. Biz bu üç parametrenin de yoğun bakımda çalışan hemşirelerin daha genç olmasına bağladık. Özellikle ağrı skorunun servis hemşirelerinde yüksek olmasının bir nedeni de yaşla beraber artmakta olan süreğen hastalığa sahip olma riskiyle ilişkilendirdik.

Sonuç

Sonuç olarak yoğun bakımı ünitelerinde çalışan hemşireler gerek stresli iş ortamı gerekse de yoğun çalışma temposu nedeniyle TS açısından en riskli çalışan gruplarından birisidir. Özellikle Maslach Tükenmişlik alt ölçeklerinden KB’de azalma ve D’de diğer servis hemşirelerine göre daha kötü durumda olmaları yoğun bakım hemşirelerinin kendine olan güvenlerini azaltmakta ve mesleki motivasyonlarını düşürmektedir. Bu nedenle yoğun bakım hemşirelerinin çalışma koşulları gözden geçirilerek, mesleki motivasyonlarının artması için neler yapılabileceği hususunda gerekli adımlar atılmalıdır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu’ndan (tarih: 07/04/2017 karar no: 2017/190) onay alınmıştır.

Katılımcı Onayı: Çalışmaya katılan tüm hemşirelerden onam alınmıştır.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Konsept: S.Ö., Dizayn: S.Ö., Veri Toplama veya İşleme: S.Ö., A.D., Analiz veya Yorumlama: S.Ö., B.A., Literatür Arama: S.Ö, A.D., Yazan: S.Ö.

Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.

Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir