ÖZET
Giriş:
Çalışma, yenidoğan yoğun bakım ünitesine (YDYBÜ) prematüre bebeği yatan ebeveynlerin stres düzeylerini azaltmaya yönelik verilen yatış eğitiminin etkinliğini değerlendirmek amacı ile yarı deneysel tipte planlanmış olup, ön test (eğitim öncesi) son test (eğitim sonrası) tek gruplu bir araştırma olarak yapılmıştır.
Yöntemler:
Eğitim öncesi ebeveynlerin onamları alındıktan sonra bebeklerini ilk kez görmeleri sağlanmış ve ebeveynlere “YDYBÜ anne-baba stres ölçeği” uygulanmıştır. Uygulama aşamasında “YDYBÜ ebeveynlere yatış eğitimi kitapçığı” eşliğinde ebeveynlere eğitim verilmiş ve eğitim sonunda kitapçık ebeveyne teslim edilmiştir. Eğitim sonrası aşamada ise tekrar ebeveynlere “YDYBÜ anne-baba stres ölçeği” uygulanmıştır.
Bulgular:
Araştırmaya katılan ebeveynlerin anne-baba stres ölçeği ve alt gruplarının puan ortalamaları incelendiğinde; 1. ve 2. değerlendirmede, eğitim öncesi ve sonrası anne-baba stres ölçeği toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır (p<0,05). Birinci ve 2. değerlendirmede eğitim öncesi ve eğitim sonrası ölçeğin “bebeğin görünümü ve davranışları” ile “bebekle ilişki ve anne baba rolü” alt boyutları puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür (p<0,05). Ancak 1. ve 2. değerlendirmede, eğitim öncesi ve sonrası “görüntü ve sesler” alt boyutunda puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir (p>0,05).
Sonuç:
YDYBÜ’de prematüre bebeği yatan ebeveynlerin stres düzeylerini azaltmak için verilen yatış eğitiminin ebeveynlerin stresini azalttığı sonucuna varılmıştır
Giriş
Yenidoğan dönemi doğumdan itibaren ilk 28 günlük süreyi içerir ve neonatal dönem olarak adlandırılır. “Normal yenidoğan” dediğimizde yenidoğanda fizyolojik, patalojik ya da nöromüsküler sorunların olmaması durumu olarak ifade edilmektedir. Miadında (termde) yenidoğan ise gestasyonun 37-42 haftaları arasında doğan yenidoğandır. Erken (preterm) doğum ise 20-36 arası gestasyon haftasında doğan yenidoğanlar olup, sıklığı dünyanın birçok ülkesinde gitgide artmaktadır.1,2
Bir bebeğin yenidoğan yoğun bakım ünitesine (YDYBÜ) yatırılması hem bebek hem de aile için aşırı stresli bir durum hatta kriz olarak yorumlanabilmektedir.3-6 Ebeveynlerin bu olumsuz duygusal yanıtlarını dört aşamayla sınıflandırabiliriz; 1) Şok, korku ve aşırı kaygı, 2) Acizlik hissi, 3) Durumun gerçekliğini kavramada gecikme, 4) Durumu anlama ve umutsuzluk, kızgınlık, suçluluk gibi karmaşık duygular. Ebeveynler, sağlıklı doğmasını hayal ettikleri bebeklerinin prematüre doğması durumunda şok, endişe, keder, suçluluk gibi bir sürü olumsuz duygular yaşayabilirler.4,7,8 Baker9 ve Frazier ve ark.’nın10 yapmış oldukları çalışmalarında da hemşirelerin yoğun bakım ortamında yaşanan anksiyeteyi azaltmak amaçlı düzenlemeleri yeterince yapamadıklarını, daha çok ilaç uygulamalarına odaklandıklarını belirtmişlerdir.9,10 Yine çalışmalarda bu düzenlemeleri engelleyen nedenler arasında hemşirelerin yoğun çalışma tempoları nedeniyle ailelere yeterli zaman ayıramadıkları, ailelerin eğitilmesinin iş yüklerini artıracağı düşüncesi yer almıştır.3,5 Sağlıklı ya da erken doğan bebeklerin, ebeveynleri ile karşılaşamadan YDYBÜ’ne yatırılan bebeklerin ebeveynlerinin, artan anksiyete, depresyon ve travma belirtilerini yüksek düzeyde yaşadıklarına inanılmaktadır. Sıkıntılarının da bebeğin YDYBÜ ortamında izolasyonla ilişkili olduğu düşünülmektedir.11 Yenidoğanın yoğun bakım ortamında olmasının özellikle annelerde yüksek düzeyde kaygı oluşturduğu bilinmektedir.
Aile merkezli bakım (AMB), sağlık hizmeti verenler ile hastaların aileleri arasında işbirliğine dayalı, sağlık hizmetinin planlanması, sunulması ve değerlendirilmesini içeren bir bakım yaklaşımıdır. Aileler ve sağlık kuruluşu arasında sağlıklı karar verme ve bir ortaklık anlayışıdır. Bu yaklaşıma göre; ebeveynler bebeklerini görmeden önce yoğun bakım ünitesi ve bebeğin görünümü ile ilgili anlayabileceği düzeyde bilgi verilmelidir.12-14
Yenidoğan yoğun bakım hemşiresi, anne ve babaların davranışsal tepkilerinden kaygı durumlarını değerlendirmeli, aile üyelerinin bilgilendirilmeye yönelik gereksinimlerinin karşılanabilmesi için bilgilendirmeye yeterince zaman ayırmalıdır, ve yoğun bakım ünitesini ve hastaneyi tanıtan kısa, açıklayıcı, tanıtıcı, anlaşılır broşürler mutlaka hazırlanmalıdır.15,16
Bu çalışma, YDYBÜ’ne prematüre bebeği yatan ebeveynlerin stres düzeylerini azaltmaya yönelik olarak verilen yatış eğitiminin etkinliğini değerlendirmek amacı ile yarı deneysel tipte planlanmış olup, ön test son test tek gruplu bir araştırma olarak yapılmıştır.
Gereç ve Yöntemler
Araştırmanın amacı ve tipi
Araştırma YDYBÜ’ne prematüre bebeği yatan ebeveynlerin stres düzeylerini azaltmaya yönelik verilen yatış eğitiminin etkinliğini değerlendirmek amacı ile gerçekleştirilen ön test son test tek gruplu yarı deneysel bir çalışmadır.
Araştırmanın evreni ve örneklemi
Araştırmanın örneklemini Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi’nde Mart 2016-Eylül 2016 tarihleri arasında tedavi gören prematüre bebekler oluşturmuştur. Araştırmanın yapıldığı YDYBÜ 3. basamak bir ünitedir. Araştırmanın örneklemi GPower 3.0.10 programı kullanılarak %5 tip 1 hata ve %80 güç değerleri için 90 olarak belirlenmiştir.
Ebeveynlerin araştırma kapsamına alınma ölçütleri;
• Otuz altı hafta ve altı doğan bebek ebeveynleri (anneler ve babalar),
• Bebeği en az yedi gün yatan ebeveynler,
• Oksijen desteği almış bebek ebeveynleri,
• Operasyon geçirmemiş bebek ebeveynleri,
• Ebeveynlerin okuma yazma biliyor olması.
Verilerin toplama araçları
Verilerin toplanmasında;
• Aile-bebek tanıtım formu
• YDYBÜ anne-baba stres ölçeği
• YDYBÜ ebeveynlere yatış eğitimi kitapçığı bilgilendirilmiş gönüllü olur formu kullanılmıştır.
Aile-bebek tanıtım formu: Araştırmacı tarafından literatür doğrultusunda geliştirilmiştir.1,3,4,17,18 Form çocuğa ve ebeveynlerine yönelik sosyodemografik özellikler ile bebeğe ait toplam on yedi soru içermektedir.
YDYBÜ anne-baba stres ölçeği: YDYBÜ anne-baba stres ölçeği, ünitedeki fiziksel ve psikososyal çevreden kaynaklanan stresörlerin anne-babalar tarafından algılanma düzeylerini belirlemek amacıyla, Miles ve ark.19 tarafından 1993 yılında geliştirilmiştir. Anne ve babalara ölçekteki her bir değişkenin stres düzeyi sorularak 1’den (stresli değil) 5’e (aşırı derecede stresli) kadar derecelendirme yapılmıştır. Bebeğin üzerinde veya yanında bulunan tüpler ve diğer ekipmanın varlığı, bebeğin renginin aniden değişmesi ya da bebeğin solunumunun durması gibi ifadeleri doldururken, bebeklerinde bu belirtiler bulunmayan anne-babalar bu maddeleri işaretlememişlerdir. Onlara sadece deneyimledikleri değişkenleri işaretlemeleri söylenerek, ölçekten 2 ayrı puan elde edilmiştir.
1. Değerlendirme: Anne-babaların ölçek üzerinde işaretledikleri ve deneyimledikleri stres düzeyidir. YDYBÜ’de, ortamdan kaynaklanan her bir stres verisinin derecesini daha iyi anlayabilmek için bu puanlama kullanılır.
2. Değerlendirme: Anne-babaların deneyimlemedikleri değişkenlere de puanlamada 1 puan verilerek, bu değişkenin herhangi bir stres oluşturmadığı farz edilerek skorlama yapılır. Anne-babaların yaşadığı stres seviyesini tanımlamak için bu puanlama kullanılır.
Ölçeğin ülkemizdeki geçerlilik ve güvenirlilik çalışması Turan ve Başbakkal20 tarafından yapılmıştır.20 Cronbach Alpha katsayısı; YYBÜ anne-baba stres ölçeği 1. değerlendirme sonucuna göre 0,89, 2. değerlendirme sonucuna göre 0,90 olarak saptanmıştır. Her iki değerlendirmede de Cronbach Alpha güvenirlik katsayıları oldukça yüksek olarak bulunmuştur.
YDYBÜ ebeneynlere yatış eğitimi kitapçığı: Kurumun YDYBÜ’nün krokisi, yoğun bakım ünitesinde bebeklerin bakım ve amaçları, ziyaret koşulları, yoğun bakım solunum cihazlar ve monitörler, anne sütü önemi ve saklama koşulları, yatan bebeklerin nasıl beslendikleri, taburculukta evde bakıma yönelik öneriler gibi ilgili literatürden yararlanılarak bilgilerin yer aldığı, araştırmacı tarafından hazırlanan “YDYBÜ ebeneynlere yatış eğitimi kitapçığı” hazırlanmıştır.
Araştırmanın uygulanması
Veri toplama sürecine başlamadan önce gerekli kurumlardan araştırmanın yapılabilmesi ve etik sorun olmaması için izinler alınmıştır. Bunu takiben ön uygulama ve uygulama yapılmıştır (Şekil 1).
Ön uygulama aşaması: Ön çalışma, örneklem grubuna alınmayan, prematüre bebeği yenidoğan yoğun bakımda yatan ve okuma-yazması olan 10 ebeveyn üzerinde yapılmıştır. Ön uygulama kapsamına alınan ebeveynler araştırma grubuna dahil edilmemiştir.
Uygulama Aşaması
Eğitim öncesi aşama: Araştırma kapsamında Mart 2016-Eylül 2016 tarihleri arasında aile ile görüşülüp onam alındıktan sonra ebeveynlerin bebeğini ilk kez görmesi sağlanmıştır. Sonrasında ebeveynlere aile-bebek tanıtım formu ve YDYBÜ anne-baba stres ölçeği uygulanmıştır.
Uygulama aşaması: Prematüre bir bebeğin YDYBÜ’ne yatırılması hem bebek hem de aile için aşırı stresli bir durum hatta kriz olarak yorumlanabilmektedir. Bu nedenle araştırmada yapılan yatış eğitimi ile, bebeklerin yatışı ile başlayan ilk 7 günde ebeveynlerin stresini azaltmak amaçlanmıştır. Çünkü ebeveynlerin yatışta ve yatışı takiben ilk bir haftada stresini azaltmak sürecin daha sağlıklı ve verimli yürütülmesinde önem arz etmektedir.
YDYBÜ ebeveynlere yatış eğitimi kitapçığı 2 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm eğitimi 2 oturum olmak üzere, toplam 4 oturumda eğitim verilmiştir (Şekil 2).
Birinci bölüm 1. oturum, yatış sonrası ebeveynlerin bebeklerini ilk kez görmesini takiben,
Birinci bölüm 2. oturum yatışın ikinci gününde saat 14.00-15.00 saatleri arasında,
İkinci bölüm 1. oturum yatışın üçüncü gününde saat 14.00-15.00 saatleri arasında,
İkinci bölüm 2. oturum yatışın dördüncü gününde saat 14.00-15.00 saatleri arasında uygulanmıştır.
Araştırmacı tarafından hazırlanmış olan “YDYBÜ ebeveynlere yatış eğitimi kitapçığı” eşliğinde ebeveynlere eğitim verilmiş ve eğitim sonunda kitapçık ebeveyne teslim edilmiştir. Bebeğin yatışı ile başlayan “YDYBÜ ebeveynlere yatış eğitimi” toplam dört gün sürmüştür. Araştırma kapsamına alınan tüm bebeklerin ebeveynlerine aynı eğitim verilmiştir. Araştırma kapsamına alınan prematüre bebeklerin hepsi takip ve tedavilerinin ardından taburcu edilmiştir.
Eğitim sonrası aşama: Toplam dört gün süren eğitimde 72. saat son test aşamasında ebeveynler bebeğini gördükten sonra tekrar ebeveynler ile görüşülüp “YDYBÜ anne-baba stres ölçeği” uygulanmıştır. Sonuç olarak araştırma 7. günün sonunda sonlandırılmıştır.
İstatistiksel Analiz
Çalışma verileri IBM SPSS Statistics 22 programına aktarılarak analizler tamamlanmıştır. Veriler değerlendirilirken kategorik değişkenler için frekans dağılımları, sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler (ortalama ± standart sapma) verilmiştir. Uygulanacak analizlere karar verebilmek için anne-baba stres puanı ile alt boyut puanlarına Kolmogorov-Smirnov normallik testi uygulanmıştır. Test sonucunda tüm puanların normallik varsayımını sağladığı (p>0,05) görülmüş ve bu nedenle karşılaştırmalarında parametrik testler kullanılmıştır. İki bağımlı grup arasında farklılık olup olmadığı bağımlı örneklem t-testi, iki bağımsız grup arasında puanlara göre farklılık olup olmadığı bağımsız örneklem t-testi ile incelenmiştir. İkiden fazla bağımsız grup arasında puanlara göre farklılık olup olmadığı ANOVA ile incelenmiş olup hangi gruplar arasında farklılık olduğuna ise Tukey testi ile bakılmıştır.
Araştırmanın Etik Yönü
Araştırmanın yürütülmesinde bilimsel ve evrensel etik ilkelere dikkat edilmiştir. Araştırmaya katılan ebeveynlerinden yazılı ve sözlü onam alınmıştır. “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulu”ndan etik kurul izni (02.03.2016/106) alınmıştır. Araştırmanın yapılacağı kurum olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Başhekimliği’nden gerekli izin alınmıştır. Araştırmada kullanılacak olan “anne-baba stres ölçeği: YDYBÜ” için kullanım izni alınmıştır.
Bulgular
Araştırmaya katılan 90 ebeveynden %51,1’i (n=46) anne, %48,9’unun (n=44) baba olduğu görülmüştür (Tablo 1).
Çalışmadaki 55 bebekten %49,1’inin (n=27) kız iken %50,9’unun (n=28) erkek olduğu, %36,4’ünün 32-35 hafta aralığında ve %92,7’sinin doğum şeklinin sezaryen olduğu görülmüştür (Tablo 2).
Çalışmaya katılan ebeveynlerin 1. değerlendirmede anne-baba stres ölçeği eğitim öncesi toplam puanı ortalaması 3,01±0,81, eğitim sonrası toplam puanı ise 2,85±0,9 olarak görülmüştür. İkinci değerlendirmede ise anne-baba stres ölçeği eğitim öncesi toplam puanı 3,1±0,74, eğitim sonrası toplam puanı 2,93±0,82 olarak bulunmuştur. Hem 1. değerlendirmede hem de 2. değerlendirmede eğitim öncesi ve eğitim sonrası “anne-baba stres ölçeği” toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<0,05) (Tablo 3).
Çalışmaya katılan ebeveynlerin anne-baba stres ölçeği ve alt gruplarının puan ortalamaları ve standart sapmalarının dağılımları incelendiğinde; 1. ve 2. değerlendirme sonucunda, eğitim öncesi ile eğitim sonrası “görüntü ve sesler” alt boyutu puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiş (p>0,05) iken, eğitim öncesi ile eğitim sonrası “bebeğin görünümü ve davranışları” ve “bebekle ilişki ve anne baba rolü” alt boyut puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür (p<0,05) (Tablo 4, 5).
Bebeğin doğum haftalarına göre toplam stres ölçek puanları karşılaştırıldığında; 1. ve 2. değerlendirme sonucunda, bebeğin doğum haftaları arasında eğitim öncesi ve eğitim sonrası toplam stres puan ortalamalarına göre istatiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir (p>0,05) (Tablo 6).
Tartışma
İnsanların ebeveyn olurken, bebekleri ile kalıcı bağlar kurma kapasitesi temel özelliklerindendir. Özellikle annelerde bu duygu hamilelik süresinde başlar ve çocuğun doğumuyla tam olarak gelişir. Fakat özel bakıma ihtiyaç duyan ve erken doğan bebeğin YDYBÜ’ne yatması ile yabancı oldukları ebeveynlik deneyiminin yanında bebeklerinin erken doğması var olan stresi daha da artırır. Ayrıca kritik bakım ortamı ve ebeveynden ayrı olması da bebek için stres kaynağı olacaktır. YDYBÜ hemşiresi, AMB anlayışı ile, aile üyelerinin bütüncül bir yaklaşımla daha az önemli gereksinimlerini de atlamamalı, onları bilgilendirmeli, güven sağlamalı, desteklemeli ve gereksinimlerini mutlaka karşılamalıdır.11,13,15
Bu çalışma, YDYBÜ’ne prematüre bebeği yatan ebeveynlerin stres düzeylerini azaltmaya yönelik verilen yatış eğitiminin etkinliğini değerlendirmek amacı ile yapılmıştır.
Ebeveynlerin YYBÜ anne-baba stres ölçeğinden aldıkları genel puan ortalaması 1. değerlendirmeye göre eğitim öncesi 3,01±0,81, eğitim sonrası ise 2,85±0,9, 2. değerlendirmeye göre eğitim öncesi 3,10±0,74, eğitim sonrası ise 2,93±0,82 olarak saptanmıştır. Literatür incelendiğinde; Çekin’in17 bir üniversite hastanesi YDYBÜ’nde prematüre bebeği yatan ebeveynlerin stres düzeyi ve baş etme yöntemlerini incelediği araştırmada YYBÜ anne-baba stres ölçeği toplam puan ortalaması 3,23±0,98 olarak bildirilmiştir.17 Preyde ve Ardal’ın21 YDYBÜ’nde preterm bebeği yatan anneler üzerinde yaptığı araştırmada YYBÜ anne-baba stres ölçeği genel toplam puan ortalaması deney grubunda 3,18±0,86, kontrol grubu ise 3,28±0,68 olarak saptanmıştır.21 Erdeve ve ark.’nın22 YDYBÜ’de bireysel odada uygulanan AMB’nin, anne-bebek etkileşimine katkısının incelendiği araştırmada; grup 1’deki anneler YDYBÜ’deki bireysel bir odada erken doğan bebekleri ile hastaneye yatırılmış, grup 2’deki anneler hastaneye yatırılmamış, ancak bebeklerini ziyaret etme ve istedikleri zaman onlarla birlikte vakit geçirme fırsatı verilmiştir. Üçüncü ayda anneler ebeveyn stresi, doğum sonrası depresyon ve kırılganlık algısı yönünden değerlendirilmiştir. Sonuç olarak grup 2’de ortalama depresyon, stres ve kırılganlık skorları daha yüksek olmasına rağmen, gruplar arasında anlamlı fark olmadığı ve postpartum depresyon oranının grup 2’de iki kattan fazla olduğu, ancak bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bildirilmiştir. Çalışmamız bulguları literatür ile karşılaştırıldığında literatür ile benzer sonuçlar elde edilmiş olup bebeklerin prematüre olması, YDYBÜ’ne yatışlarının yapılması, bilinmeyen yabancı ortam, bebeğe uygulanacak bilinmeyen girişimler ve bebeğin iyileşip iyileşmeyeceği yönündeki korkuların ebeveynlerin stres düzeyini artırdığı düşünülmektedir.
Çalışmada “görüntü ve sesler” adlı alt boyutunda, 1. değerlendirmeye göre puan ortalaması eğitim öncesi 2,63±0,9, eğitim sonrası 2,56±0,94, 2. değerlendirmeye göre eğitim öncesi 2,63±0,9, eğitim sonrası 2,56±0,94 olarak saptanmış olup aralarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Literatür incelendiğinde; Konaklı23 tarafından annelerle yapılan araştırmada “görüntüler ve sesler” başlıklı stres toplam puanları ortalaması 18,25±5,26 iken, Preyde ve Ardal21 tarafından yapılan araştırmada, deney grubu ebeveynlerin görüntü ve sesler alt grubu puan ortalaması 2,47+1,13, kontrol grubu ebeveynlerin puan ortalaması 2,67+1,09’dur.21,23 Montirosso ve ark.’nın24 yaptığı araştırmada ise ebeveynlerin görüntü ve sesler alt grubu puan ortalaması 2,5±0,8, Franck ve ark.’nın25 İngiltere’deki araştırmasında ise 2,5±0,8 olarak bildirilmiştir.24,25 Çalışmamız bulguları ile literatür karşılaştırıldığında benzer sonuçlar saptanmış olup, Konaklı’nın23 2015 yılındaki araştırmasında ve çalışmamızda en fazla puanı kalp izleme cihazından çıkan seslerle, bebeğin bir solunum cihazına bağlı olması alır iken, en az puanı ünitede fazla sayıda kişinin çalışması almıştır. Bu sonuçlara göre ailelerin sağlık personeline güvendiği, kişi sayısının fazla olmasının ebeveynleri olumsuz etkilemediği ancak, bebeklerinin bir solunum cihazına bağlı olması ve etrafında bulunan monitör ve seslerden olumsuz etkilendikleri düşünülmektedir.
Çalışmamızda sadece “görüntü ve sesler” adlı alt boyutunda anlamlı farklılık bulunulmamış olup, bebeklerinin bir solunum cihazına bağlı olmasının ebeveynlerde büyük bir stres yarattığı ve ebeveynler cihazların işleyişini takip edemedikleri için kendilerini çaresiz hissettikleri, verilen eğitime rağmen streslerinin azalmadığı düşünülmüştür. Sağlık personeli ortamdaki cihazları tanıtır, hangi durumlarda alarm çaldığı ve nasıl bir yol izlendiği hakkında bilgi verirse ebeveynlerin bu bilinmeyen korkusu da en aza indirilmiş olacaktır. Hem 1. değerlendirmede hem de 2. değerlendirmede eğitim öncesi ile eğitim sonrası arasında farklılık çıkmamasının, ebeveynlerin ortamdan kaynaklanan stres düzeylerinin ve kendi stres düzeylerinin yüksek olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Çalışmada “bebeğin görünümü ve davranışları” adlı alt boyutunda, 1. değerlendirmeye göre puan ortalaması eğitim öncesi 3,05±1,03, eğitim sonrası 2,87±1,13; 2. değerlendirmeye göre eğitim öncesi 3,18±0,91, eğitim sonrası 3,0±0,97 olarak saptanmış olup istatistiksel olarak aralarında anlamlı fark bulunmuştur. Literatür incelendiğinde; Konaklı23 tarafından annelerle yapılan araştırmada toplam stres puanları ortalaması 50,21±16,55 iken, Preyde ve Ardal21 yaptığı araştırmada, deney grubu ebeveynlerin bebeğin görünümü ve davranışları alt grubu puan ortalaması 3,41+0,99, kontrol grubu ebeveynlerin puan ortalaması 3,56+0,82 olarak belirlenmiş, Montirosso ve ark.’nın24 yaptığı araştırmada ise bebeğin görünümü ve davranışları alt grubu puan ortalaması 2,8±0,9 olarak belirlenmiştir.21-24 Çalışma bulguları literatür ile karşılaştırıldığında; literatür ile benzer sonuçlar olduğu görülmüş olup, annelerin en fazla bebeğinin acı/ağrı çekiyor gibi görünmesinden, bebeğinin zayıf ve güçsüz görünmesinden ve bebeğine bir takım iğne/tüplerin takılı olmasından dolayı çok stresli oldukları, bebeğinin derisinin buruşuk görünmesinden ve diğer bebekler gibi ağlamamasından en az etkilendikleri saptanmıştır. Bu sonucun oluşmasında; yoğun bakımda yapılan uygulamalardan dolayı bebeklerinin acı çektiklerini, küçük görünümdeki bebeklerinin ebeveyn olarak yanlarında olamamalarından dolayı “zayıf ve güçsüz” olarak nitelendirdikleri düşünülmektedir.
Çalışmada “bebekle ilişki ve anne baba rolü” alt boyutunda, 1. değerlendirmeye göre puan ortalaması eğitim öncesi 3,17±1,01, eğitim sonrası 2,96±1,01; 2. değerlendirmeye göre eğitim öncesi 3,22±0,95, eğitim sonrası 3,01±0,97 olarak saptanmış olup istatistiksel olarak aralarında anlamlı fark bulunmuştur. Literatür incelendiğinde; Konaklı23 tarafından yapılan araştırmada toplam stres puanları ortalaması 35,65±8,93, Montirosso ve ark.’nın24 yaptığı araştırmada anne baba rolü alt grubu puan ortalaması 3,4±0,9 olarak bildirilmiş ve YYBÜ’nde bebeği yatan ebeveynlerin rollerini yerine getirememelerinde dolayı stres düzeyleri yüksek bulunmuştur.23,24 Franck ve ark.25 tarafından İngiliz annelerle yapılan araştırmada ise anne baba rolü alt grubu puan ortalaması 2,98±0,91 olarak bildirilmiştir.25 Çalışma bulguları literatür ile karşılaştırıldığında literatür ile benzer sonuçlar olduğu görülmüştür. Çalışmamıza katılan ebeveynlerin “bebekle ilişki ve anne-baba rolü" alt boyutunda en çok puanı bebeğinden ayrı olmak, bebeğini ağrı ve acı veren uygulamalardan koruyamamak ve çaresiz hissetmek ve istediği zaman bebeğini kucağına alamamaktan aldıkları belirlenmiştir. Bunun nedeni olarak, bebeklerinden ayrı oldukları için ebeveynlik rollerini yerine getiremediklerini düşünmeleri, ebeveynlerin bebeğinin bakımını sürdürmede kontrol kaybı hissetmeleri olarak yorumlanmıştır. En az puanı ise, 1,84±1,24 ortalaması ile “personelin bebeğime benden daha yakın olduklarını hissetmem” olduğu belirlenmiş olup, anne ve babaların, çalışan personelin bebeklerine ne kadar yakın olursa o kadar iyi bakıldığını hissettikleri şeklinde düşünülmüştür.
Çalışmamızda, bebeğin doğum haftalarına göre toplam stres ölçek puanları karşılaştırıldığında, 1. ve 2. değerlendirme sonucunda, bebeğin doğum haftaları arasında eğitim öncesi ve eğitim sonrası stres puan ortalamalarına göre istatiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Literatür incelendiğinde; Güra ve ark.26 tarafından postpartum maternal depresyon nedenleri ve preterm bebeklerde büyüme üzerine etkilerinin incelendiği prematüre bebek anneleriyle yapılan araştırmada, gestasyon yaşı, doğum ağırlığı, hastanede kalma süresi, yoğun bakımda yatış süresi ve anne sütü ile beslenme gibi bebeğe ait risk faktörlerinin doğum sonu depresyonda etkili faktörler olmadığı bildirilmiştir.26 Yine Çelen ve Arslan’nın13 yaptığı araştırmada, prematüre bebeklerin gestasyon haftaları ile annelerin ve babaların durumluk ve sürekli kaygı ölçeği puan ortalamaları incelendiğinde, puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadığı bildirilmiştir.13 Çalışma bulguları literatür ile karşılaştırıldığında literatür ile benzer sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonucun YDYBÜ, erken ya da bir sağlık sorunu ile doğan bebeklerin gerekli tedavi, takip ve yaşam desteğinin verilmesinden, bebeklerin enfeksiyonlardan korunması için kapalı olarak tasarlanan özel ünite olmasından kaynakladığı düşünülmektedir. Çalışma sonucundan anlaşıldığı üzere ebeveynlerin haftalarına bakmaksızın bebeklerinin bir yoğun bakım ünitesinde olması, gerekli tedavi sırasında küvöz içerisinde olması, istediği anda onu görememesi ve dokunamaması gibi nedenlerden dolayı büyük stres yaşadıkları belirlenmiştir.
Sonuç
Araştırmada, çalışmaya katılan ebeveynlerin 1. değerlendirmede anne-baba stres ölçeği eğitim öncesi toplam puanı ortalaması 3,01±0,81, eğitim sonrası toplam puanı 2,85±0,9 olarak bulunmuştur. İkinci değerlendirmede ise anne- baba stres ölçeği eğitim öncesi toplam puanı 3,1±0,74, eğitim sonrası toplam puanı 2,93±0,82 olarak bulunmuştur. Hem 1. değerlendirmede hem de 2. değerlendirmede eğitim öncesi ve eğitim sonrası “anne-baba stres ölçeği” toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<0,05) ve var olan streslerinin anlamlı derecede azaldığı sonucuna varılmıştır.
Etik
Etik Kurul Onayı: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulu’ndan etik kurul izni (02.03.2016/106) alınmıştır.
Hasta Onayı: Araştırmaya katılan ebeveynlerinden yazılı ve sözlü onam alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept: S.D., A.T., Dizayn: S.D., A.T., Veri Toplama veya İşleme: S.D., Analiz veya Yorumlama: S.D., A.T., Literatür Arama: S.D., A.T., Yazan: S.D., A.T.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.