ÖZET
Giriş:
Erken enteral beslenme desteğinin verilmesi hastalığın şiddetini ve komplikasyonlarını azaltarak, yoğun bakım ünitesindeki kalış süresini kısaltmakta ve hastaları olumlu yönde etkilemektedir. Yoğun bakım hastalarında beslenmeye ne zaman başlanılmasıyla ilgili yeterli kanıt olmamakla birlikte, hemodinamik olarak stabil ve gastrointestinal sistemi işlevsel olan hastaların 24-48 saat içerisinde beslenmeye başlanması önerilmektedir. Geçirilmiş cerrahi, sepsis, travma gibi durumlar hastaların enerji gereksinimlerini artırmaktadır. Bu çalışmada travma nedeniyle çocuk yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastaların ilk enteral beslenme zamanını belirlemeyi amaçladık.
Yöntemler:
Travma nedeni ile çocuk yoğun bakım ünitemizde Temmuz 2018-Haziran 2019 tarihleri arasında izlenen olgular incelendi. Hastaların demografik, klinik bulguları, ilk enteral beslenme saatleri geriye dönük olarak kaydedildi. Yoğun bakım ve hastanede kalış süreleri, travma mekanizmaları ve etkilenen organ sistemleri, yoğun bakım ve travma skorları ile değerlendirildi.
Bulgular:
Travma nedeniyle çalışma süresince yatan toplam 49 hastanın verileri incelendi. Hastaların yaşları minimum 6 ay, maksimum 17 yaş idi. Hastaların 38’i (%77,6) erkekti. Çocuk yoğun bakım ünitesine kabulünün ilk 24 saatinde enteral beslenmesi sağlanabilen 31 (%63,2), 24-48 saatler arasında beslenen 14 (%28,6) hasta mevcuttu. İlk enteral beslenme süresi 48 saatin üzerinde olan hasta sayısı ise 4’tü (%8,2). İlk 48 saatte beslenememe nedeni batın cerrahisi geçirmeleriydi. İlk 24 saatinde beslenme başlanan hastaların hastaneye yatış süresi daha kısa idi (p=0,009).
Sonuç:
Yoğun bakım ünitesinde travma nedeniyle takip edilen kritik hasta çocuklarda diğer hasta gruplarında olduğu gibi beslenme desteğinin sağlanması önemlidir. Beslenme açısından kontrendikasyon yoksa hastalar mümkün olduğunca erken beslenmeli, enteral yol tercih edilmeli ve verilen kalorilerin yeterliliği sık sık değerlendirilmelidir.
Giriş
Kritik hastalığı nedeniyle yoğun bakım ünitesinde takip ve tedavi edilen hastalarda, bu süreç içerisinde metabolik ihtiyacın artmasına rağmen yeterli karbonhidrat, yağ ve protein desteğinin verilememesi, kullanılan ilaçlar, geçirilen operasyonlar gibi etmenler sonucunda malnütrisyon gelişme riski artmaktadır.1
Kritik çocuk hastalarda yetersiz beslenme kötü klinik gidişlere neden olabilmektedir. Malnütrisyonun ortaya çıkması, enfeksiyonlara yatkınlık, yara iyileşmesinde gecikme, gastrointestinal işlevlerde bozulma, hastanede ve mekanik ventilasyonda kalış sürelerinde uzama gibi etkenler morbidite ve mortalite artışı ile ilişkilidir.1,2 Yoğun bakımda takip edilen hastalarda beslenme desteğinin sağlanması tamamlayıcı tedavi yöntemlerindendir. Beslenme desteği kritik hastalık dönemindeki enflamatuvar yanıtta katabolik süreç ve negatif azot dengesiyle mücadele eden terapötik süreç için önemlidir.3
Hastaların hastaneye kabulünden sonraki ilk 24-48 saat içerisinde beslenmeye başlanması erken enteral beslenme olarak bilinmektedir. Erken enteral beslenme desteğinin verilmesi hastalığın şiddetini ve komplikasyonlarını azaltarak, yoğun bakım ünitesindeki kalış süresini kısaltmakta ve hastaları olumlu yönde etkilemektedir. Yoğun bakım hastalarında beslenmeye ne zaman başlanılmasıyla ilgili yeterli kanıt olmamakla birlikte, besin alınmadan geçen her günün daha sonra fazla kalori verilerek telafi edilemeyeceği bilindiğinden, hemodinamik olarak stabil ve gastrointestinal sistemi işlevsel olan yoğun bakım hastalarında 24-48 saat içerisinde beslenmeye başlanılması önerilmektedir.4
Erken enteral beslenme desteğinin verilmesinin kritik hasta çocuklarda sonuçları iyileştirdiğine dair sınırlı sayıda çalışma mevcuttur.5-8 Geçirilmiş cerrahi, sepsis, travma gibi durumlar hastaların enerji gereksinimlerini artırmaktadır. Bu çalışmada travma nedeniyle çocuk yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastaların ilk enteral beslenme zamanının belirlenerek; enteral beslenmeye geçiş süresinin prognoz üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler
Çocuk yoğun bakım ünitemizde Temmuz 2018-Haziran 2019 tarihleri arasında travma nedeni ile izlenen olgular incelendi. Çalışmaya alınan 49 hastanın demografik, klinik bulguları, ilk enteral beslenme saatleri, yoğun bakım ve hastanede kalış süreleri, travma mekanizmaları ve etkilenen organ sistemleri kaydedildi. Hastalar Glasgow Koma skoru (GKS), pediyatrik travma skoru (PTS), yaralanma şiddet skoru (ISS), kısaltılmış yaralanma ölçeği (AIS), pediyatrik ölüm riski (PRISM III) ve pediyatrik lojistik organ disfonksiyonu (PELOD) skorları ile değerlendirildi.
Yaralanmanın ağırlığını karşılaştırmak ve morbidite riskini belirlemek için kullanılan, anatomik temelde yapılan yaralanma skorları AIS ve ISS’dir. AIS; baş/boyun, yüz, göğüs, abdominal/pelvik bölge, ekstremiteler ve deri olarak altı vücut bölgesi temel alınarak oluşturulmuştur. ISS ise üç ciddi yaralanma bölgesine ait en yüksek AIS puanı kullanılarak hesaplanır.9,10 Çocuk yoğun bakım ünitesine kabul edilen hastalarda bilinç düzeylerini değerlendirmek için GKS kullanıldı.11 Hastaların mortalite riskini hesaplamak için PRISM III skoru12, organ yetmezliği olup olmadığını belirlemek için ise PELOD13 skoru değerlendirildi. Çalışma için Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onam alındı.
İstatistiksel Analiz
Verilerin istatistiksel analizinde IBM SPSS versiyon 20.0 yazılımı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler; ortalama, ortanca, standart sapma, minimum, maksimum değerler olarak gösterildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi olarak p<0,05 değeri kabul edilmiştir.
Bulgular
Temmuz 2018 ve Haziran 2019 tarihleri arasında çocuk yoğun bakım ünitesinde travma nedeniyle takip edilen toplam 49 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların yaşları minimum 6 ay, maksimum 17 yaş, ortalama 90,78±59,70 aydı. Çalışma dahilindeki hastalarımızın cinsiyete göre dağılımına bakıldığında 38’i erkek (%77,6) idi. En sık travma etiyolojisi %36,7 (n=18) yüksekten düşme idi, hastaların travma etiyolojileri Tablo 1’de gösterilmektedir. Yaralanan organ sistemlerine bakıldığında ise en sık %73,5 (n=36) kafa travması olduğu görülmektedir ve yaralanan organ sistemleri Tablo 2’de açıklanmaktadır.
Çalışmaya dahil edilen tüm hastaların çocuk yoğun bakım ünitesindeki kalış süreleri boyunca ilk enteral beslenme saatleri hasta dosyasındaki kayıtlardan elde edildi. Çocuk yoğun bakım ünitesine kabulünün ilk 24 saatinde enteral beslenmesi sağlanabilen 31 (%63,2) hasta, 24-48 saatler arasında beslenen 14 (%28,6) hasta mevcuttu. İlk enteral beslenme süresi 48 saatin üzerinde olan hasta sayısı ise 4’tü (%8,2).
Yoğun bakım ünitesindeki ilk beslenme saati ve travma skoru karşılaştırıldığında çocuk travma skoru ile beslenme saati arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. PTS >8 olan hastalarda abdominal travmanın daha sık olması, ilk enteral beslenme saatindeki gecikmeyi açıklamaktaydı. Hastaların ilk beslenme süreleri ile hastanedeki ve yoğun bakım ünitesindeki kalış süreleri karşılaştırıldı. İlk 24 saatte beslenme başlananların hastanede kalış süresi daha kısaydı (p=0,009). İlk 24 saatte beslenme başlananların hastanede kalış süresi 7,5 (minimum 2-maksimum 30) gün; 24 saatten sonra beslenme başlananların hastanede kalış süresi 12,0 (minimum 5-maksimum 30) gün idi. Yoğun bakıma yatışının ilk 24 saati içerisinde beslenen ve beslenemeyen hastaların özelliklerinin karşılaştırılması Tablo 3’te gösterilmektedir. Çalışma dahilindeki hastalarımızda mortalite görülmediği için mortalite ve beslenmeye başlama süresi arasındaki ilişki değerlendirilememiştir.
Tartışma
Beslenme desteğinin sağlanması; organ işlevlerini düzeltmek, yaraları iyileştirmek, cerrahi, travma ve sepsise karşı gelişen metabolik yanıtın etkilerini azaltmak için gereklidir.14 Travma, geçirilmiş cerrahi gibi durumlarda hastaların beslenme gereksinimleri ve enerji ihtiyacı artmaktadır. Travma sonrasında gelişen katabolik süreç bağışıklık sistemi ve organların işlevlerinde bozulma, zayıf yara iyileşmesi ve enfeksiyonlara yatkınlığa neden olabilmektedir. Bu kritik süreçte metabolik ihtiyacın artması ile yeterli beslenme sağlanamayan hastalarda malnutrisyon gelişebilmektedir.14,15 Gelişen malnutrisyonla birlikte yara iyileşmesinde gecikme, yeterli enerjinin sağlanamaması, hastanede yatış süresinin uzaması, nozokomiyal enfeksiyonlar gibi çeşitli komplikasyonlarla morbiditeye ve mortaliteye neden olabilmektedir.16 Enteral beslenme ile bağırsaklarda mukozal bütünlük sağlanır, bakteriyel translokasyon azalır, enfeksiyoz komplikasyonlar azalır ve bağışıklık yanıtı artar.1
Gastrointestinal obstrüksiyonlar, ileus, enterokutanöz fistül, durdurulamayan şiddetli kusma ve diare gibi durumlarda enteral beslenme kontrendikedir. Beslenme açısından kontrendikasyon bulunmayan, çalışan gastrointestinal sistem varlığında, fizyolojik duruma en uygun olan enteral beslenme tercih edilmelidir. Enteral beslenmede önemli olan erken başlanması, çok fazla miktarda başlanmayıp hastanın kliniğine göre gastrintestinal intoleransı gelişmedikçe artırılmasıdır.1 Gastrointestinal intolerans; abdominal distansiyon, ağrı, kusma ve diare gibi durumları kapsamaktadır.
Parenteral beslenmeye göre kolay, ucuz ve komplikasyonlarının daha az olması enteral beslenmenin üstünlükleridir.17 Amerikan Parenteral ve Enteral Beslenme Derneği’nin kılavuzları çocuk yoğun bakım ünitesine yatan hastaların beslenme durumlarının mümkün olduğunca erken değerlendirilip beslenme başlangıcının 24 ile 48 saat içerisinde olmasını önermektedir.4 Bizim çalışmamızda çocuk yoğun bakım ünitesine kabulünün ilk 24 saatinde enteral beslenmesi sağlanabilen 31 (%63,2), 24-48 saatler arasında beslenen 14 (%28,6) hasta mevcuttu; ilk enteral beslenme süresi 48 saatin üzerinde olan hasta sayısı ise 4’tü (%8,2). İlk 48 saatte beslenememe nedeni ise batın cerrahisi geçirmeleriydi. PTS ile beslenme saati arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmasa da PTS >8 olan hastalarda abdominal travmanın daha sık olması, ilk enteral beslenme saatindeki gecikmeyi açıklamaktaydı.
Erişkin hastalarda yapılan çalışmalarda erken enteral beslenme ve gerekli kalorinin sağlanmasıyla komplikasyonların azaldığı, hastanede ve yoğun bakım ünitelerinde yatış günlerinde kısalma olduğu, mortalite ve morbiditeyi etkilediği gösterilmiştir.18-20 Bizim hastalarımızda da ilk 24 saatte beslenme başlananların hastanede kalış süresi daha kısaydı. Travmanın şiddeti yüksek ise travma şiddet skoru olarak belirlenmiş ISS o kadar yüksektir. Şiddetli bir travma geçirmiş hasta çocuk takibinde organ hasarları da yüksek olmaktadır; bu da hastanede kalış süresinde artış, beslenmede gecikme, morbidite ve mortalite gibi çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Çalışmamızda ilk 24 saat içerisinde beslenme çocuk yoğun bakım ünitesinde kalış süresini etkilemezken, hastanede kalış süresini etkilemiştir; PRISM, GKS, PTS enteral beslenme süresiyle ilişkili olmayıp ISS skoru erken enteral beslenme ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkiye sahipti. Çocukların beslenmesindeki gecikme hastanede kalış süresini uzatmaktadır. Hastanede kalış süresi ne kadar uzarsa komplikasyon gelişme olasılığı ve tekrar beslenememe, beslenme intoleransı gelişme riski artmaktadır. Travmatik beyin hasarı olan 416 çocuk hastanın geriye dönük incelendiği bir çalışmada olguların %48’inin 48 saat içerisinde, %65’inin ise 72 saat içerisinde enteral beslenmeye başladığı saptanmış ve enteral beslenmenin mortalite, hastane komplikasyonları, hastane ve yoğun bakım yatış süresi, mekanik ventilasyon süresini olumlu yönde etkilediği saptanmıştır. Düşük GKS ve ISS skorunun yüksekliğinin ise enteral beslenmeyi geciktiren faktörler olarak saptandığı bildirilmişken; yaş açısından erken enteral beslenmeyle istatistiksel anlamlı fark saptanmadığı görülmektedir.5 Bizim hastalarımızda ise erken beslenen hastalar, daha geç beslenenlere göre, daha genç grupta olup yaş ve erken beslenme açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Hasta sayısının azlığı, mortalite olmaması nedeniyle mortaliteyle beslenme ilişkisine bakılamaması, beslenme intoleransı, hastalara verilen kalorilerin ve protein desteklerinin değerlendirilmemesi, verilerin geriye dönük incelenmesi çalışmamızın kısıtlılıklarıdır.
Sonuç
Travma nedeniyle yoğun bakım ünitesinde takipli kritik çocuk hastalarda diğer hasta gruplarında olduğu gibi beslenme desteğinin sağlanması önemlidir. Travma hastalarında enteral beslenme için kontrendikasyon oluşturan durumlar yok ise beslenme açısından hastaların değerlendirilmesi unutulmamalıdır. Erken enteral beslenmeyle hedeflenen beslenme değerlerine ilk 24-48 saat içinde ulaşılmalıdır. Bu sürenin 72 saatten uzun olduğu durumlarda erken enteral beslenmeye başlamanın sağlayacağı yararlar elde edilmeyebilir.
Hastalar beslenme açısından kontrendikasyon oluşturan durum yok ise mümkün olduğunca erken beslenmeli, enteral yol tercih edilmeli ve verilen kalorilerin yeterliliği sık sık değerlendirilmelidir. Kritik hasta çocuklarda çeşitli hastalık gruplarında sonuçları optimize ederek beslenme rehberleri oluşturma açısından daha geniş sayıda hasta gruplarındaki çalışmalara ihtiyaç vardır.
Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışma için Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onam alındı.
Hasta Onayı: Hastaların demografik, klinik bulguları, ilk enteral beslenme saatleri geriye dönük olarak kaydedildi.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: M.M., D.Y., F.E., A.Y., Ö.Ö.H., Konsept: M.M., D.Y., F.E., Ö.Ö.H., Dizayn: M.M., D.Y., F.E., Ö.Ö.H., Veri Toplama veya İşleme: M.M., D.Y., F.E., A.Y., Analiz veya Yorumlama: M.M., D.Y., F.E., A.Y., Ö.Ö.H., Literatür Arama: M.M., D.Y., F.E., A.Y., Ö.Ö.H., Yazan: M.M., D.Y., F.E., A.Y., Ö.Ö.H.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.