ÖZET
Giriş:
Son yıllarda rutin laboratuvar paketlerinin kullanımına bağlı olarak çocuk acile başvuran hastalarda transaminaz yüksekliğine sık rastlanmaktadır. Literatürde bu hastaların klinik özellikleri, altta yatan nedenler ve seyir hakkında sınırlı veri bulunmaktadır. Bu çalışmada çocuk acil serviste transaminaz yüksekliği saptanan hastaların klinik özellikleri, etiyoloji, transaminazların düzelme süresi ve hastanede kalış sürelerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Yöntemler:
Ocak 2016-Ocak 2017 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Servis Gözlem Ünitesi’nde yatan 1 ay- 18 yaş arası transaminaz yüksekliği saptanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Yüksek aspartat aminotransferaz ve alanin aminotranferaz, sırasıyla 60 U/L, 45 U/L ve üzerindeki değerler olarak tanımlandı. Bu hastaların klinik ve laboratuvar verileri geriye dönük olarak elektronik tıbbi kayıtlardan elde edildi.
Bulgular:
Çalışmaya alınan 89 hastanın ortanca başvuru yaşı 36 aydı (1-216 ay). En sık başvuru nedenleri kusma (n=31), ateş (n=27) ve karın ağrısı (n=25), fizik muayene bulgusu ise dehidratasyondu (n=20). Transaminaz yüksekliği nedenleri enfeksiyonlar (%40,5), metabolik hastalıklar (%11,2), ilaç ilişkili karaciğer hasarı (%9,0), hepatobiliyer hastalıklar (%5,6) ve diğer nedenler (%9,0) iken, olguların %24,7’sinde bir neden saptanamadı. Hastaların %62,5’inde transaminaz düzeyi 5 katın altında idi. Hastaların %9,0’u N-asetilsistein, %18,0’i ursodeoksikolik asit tedavisi almaktaydı. Ortanca transaminaz düzelme süresi 5 gün (1-61 gün), hastanede kalış süresi ise 3,7±9,2 gündü. Etiyolojiye göre hem transaminaz düzelme süresi hem de hastanede kalış süreleri açısından fark saptanmadı (p=0,107 ve p=0,952).
Sonuç:
Çocuk acil serviste sıklıkla hafif derecede transaminaz yükseklikleri ile karşılaşıldığı ve en sık neden enfeksiyonlar olsa da travmadan kalıtsal metabolik hastalıklara kadar pek çok nedene bağlı olabileceği görülmüştür. Bu hastalarda transaminaz düzeylerinin hızla normale döndüğü ve etiyolojiye göre değişkenlik göstermediği saptanmıştır. Ancak çocuk acilde transaminaz yüksekliğine yaklaşımda yol gösterici algoritmaların oluşturulması için çok merkezli ve daha fazla sayıda olgu içeren çalışmalara ihtiyaç vardır.
Giriş
Transaminazlar üretim ve salınıma bağlı olarak normalde serumda düşük düzeyde bulunan ve aspartat aminotransferaz (AST) ve alanin aminotransferaz (ALT) olarak adlandırılan enzimlerdir. AST başlıca karaciğer, iskelet kası ve kalp kası olmak üzere çok sayıda dokuda; ALT ise karaciğer, iskelet kası ve böbrekte bulunmaktadır. Transaminazlar hücre içi enzimlerdir, ancak bulundukları dokuların hasarlarında serum düzeyi yükselmektedir. Bu iki enzim arasında ALT’nin yüksekliği karaciğer hasarı için daha özgüldür.1-6
Son yıllarda hastanelerde rutin laboratuvar paketlerinin kullanımındaki hızlı artış ile birlikte transaminaz yükseklikleri ile daha sık karşılaşılmaktadır.2,6-9 Literatürde demografik özelliklere göre değişken oranlarda bildirilmekle birlikte çocuklarda transaminaz yüksekliği prevalansı %3,5-12,4 arasında değişmektedir.10-14 Çocukluk çağında transaminaz yüksekliğine yol açan durumların çok geniş spektrumda olması nedeniyle hekimler tanı koymak için ileri laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemlerine başvurmaktadır.2,15 Ancak çocuk acil servislerde uygulanan ve çoğunlukla tanısal faydası olmayan bu tetkikler, hastaların daha uzun süre acil serviste kalmalarına ve hasta akışında yavaşlamaya neden olmaktadır.2 Literatürde çocuk acil serviste transaminaz yüksekliği ile ilgili kısıtlı veri bulunmaktadır ve bu hastalar için her merkez kendi yaklaşımını uygulamaktadır. Kabul görmüş tanısal bir çocuk acil algoritması henüz geliştirilmemiştir.9
Çalışmamızda çocuk acil serviste transaminaz yüksekliği olan hastaların klinik özellikleri, altta yatan nedenler, seyirleri ve hastanede kalış sürelerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler
Araştırmaya, Ocak 2016-Ocak 2017 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Acil Servis gözlem ünitesinde yatarak takip edilen ve eş zamanlı AST ve ALT yüksekliği olan 1 ay-18 yaş arası hastalar dahil edildi. Yükselmiş AST ve ALT değerleri sırasıyla >60 U/L, >45 U/L olarak tanımlandı. Hastaların klinik ve laboratuvar verileri geriye dönük olarak hastane elektronik kayıtlarından incelendi. Kayıtları eksik olan hastalar araştırma dışı bırakıldı. Çalışma için Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan izin alındı (425 protokol no, 2020/11-15 karar numarası).
Hastalara ait yaş, cinsiyet, klinik belirtiler, fizik muayene bulguları, süreğen hastalık varlığı, düzenli kullanılan ilaçlar, biyokimyasal ve serolojik test sonuçları, ultrasonografi bulguları, yatış sırasında uygulanan tedaviler [N-asetilsistein (NAC), ursodeoksikolik asit (UDCA)], transaminazların düzelme süresi, hastanede kalış süresi (HKS) ve mortalite varlığı veri kayıt formuna işlendi. Parasetamol zehirlenmeleri dışında NAC ve UDCA tedavilerinin klinisyenin kararı ile verildiği görüldü.
Hastaların klinik, laboratuvar ve görüntüleme bulgularına göre transaminaz yüksekliğine yol açan nedenler enfeksiyonlar, metabolik hastalıklar, ilaç ilişkili karaciğer hasarı, hepatobiliyer hastalıklar ve diğer nedenler olarak gruplandırıldı. Transaminaz yüksekliğine yol açan bir faktör bulunamayan hastalar ise idiyopatik gruba dahil edildi. Hastalar transaminaz değerlerine göre 3 gruba ayrıldı; transaminaz düzeyi normalin 5 katından az olanlar (<5 x), 5-10 kat arasında olanlar (5-10 x) ve 10 katından fazla olanlar (>10 x).2,6
İstatistiksel Analiz
Tanımlayıcı istatistikler sürekli değişkenler için ortalama ± standart sapma veya ortanca (minimum-maksimum) olarak, kategorik değişkenler için ise olgu sayısı ve yüzde olarak sunuldu. Gruplar arasında ortancalar bağımsız iki grup için Mann-Whitney U testi ile; ikiden fazla grup için Kruskal-Wallis testi ile değerlendirildi. Analizler için SPSS 22.0 (IBM Corp., Armonk, NewYork, USA) paket programı kullanıldı ve p-değerinin 0,05’in altında olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular
Ocak 2016-Ocak 2017 tarihleri arasında çocuk acil servis gözlem ünitesinde yatarak izlenmiş olan 1,883 hasta arasında transaminaz değerleri yüksek olan ve verilerine tam olarak kayıtlardan ulaşılabilen 89 hasta (%4,7) çalışmaya dahil edildi. Hastaların ortanca yaşı 36 ay (1-216 ay) idi ve 50’si (%56,2) erkek, 39’u ise (%43,8) kızdı.
En sık başvuru yakınması kusma (n=31), ateş (n=27) ve karın ağrısı (n=25) iken 8 hasta (%9) rutin kontrollerinde ya da ameliyat öncesi değerlendirmelerde transaminaz yüksekliği saptanarak çocuk acil servise yönlendirilmişti (Şekil 1). Başvurudaki fizik muayene bulguları arasında ise en sık dehidratasyon (n=20), karında hassasiyet (n=14) ve solunum seslerinde patolojik bulgular (n=14) yer almaktaydı (Şekil 2). Yakınması olmayan 8 hastanın 5’inde anormal fizik muayene bulgusu saptanmaz iken kalan 3 hastada servikal lenfadenopati, anormal solunum sesleri ve eklem hareketlerinde hassasiyet bulguları görüldü. Hastaların %15,7’sinde (n=14) süreğen hastalık öyküsü mevcuttu. Bu 14 hastanın 10’u metabolik hastalık, 2’si akut lenfoblastik lösemi (ALL), biri Fanconi aplastik anemisi ve biri kısa bağırsak sendromu tanılarıyla izlemdeydi. ALL tanılı hastaların birinde akut Ebstein-Barr virüs (EBV) enfeksiyonuna bağlı diğerinde ise kolelitiazise bağlı transaminaz yüksekliği mevcuttu.
Transaminaz yüksekliğine yol açan nedenler arasında en sık enfeksiyonlar (%40,5), metabolik hastalıklar (%11,2) ve ilaç ilişkili karaciğer hasarı (%9,0) yer alırken hastaların %24,7’si ise açıklanamayan grupta yer aldı (Tablo 1). Enfeksiyona bağlı transaminaz yüksekliği olan 36 hastanın 6’sında EBV-VCA IgM, 3’ünde HAV IgM ve birinde Rubella IgM pozitif saptandı. Başvuruda yakınması olmayan 8 hastanın 2’si açıklanamayan grupta iken 4’ü ilaç ilişkili karaciğer hasarı, biri miyozit ve biri kolelitiazis tanısı aldı.
Tüm hastaların ortanca AST değeri 142 U/L (62-5,055 U/L) ve ortanca ALT değeri 163 U/L (63-6,158 U/L) olarak saptandı. En yüksek AST ve ALT değerleri sırayla 5,055 U/L ve 6,158 U/L ile hepatit A enfeksiyonu tanısı alan bir hastaya ait idi. Etiyolojiye göre bakıldığında en yüksek transaminaz değerleri hepatobiliyer hastalık grubunda olmasına rağmen gruplar arasında AST ve ALT değerleri açısından anlamlı fark saptanmadı (p=0,376 ve p=0,192) (Tablo 2). Transaminaz değerlerine göre <5 x grubunda 58 hasta (%65,2), 5-10 x grubunda 15 hasta (%16,8) ve >10 x grubunda ise 16 hasta (%18,0) mevcuttu.
Diğer laboratuvar testleri arasında; 81 hastaya ait serum albümin, total ve direkt bilirubin, 55 hastaya ait serum alkalen fosfataz (ALP), serum gama glutamiltransferaz (GGT), aktive parsiyel tromboplastin zamanı ve protrombin zamanı, 35 hastaya ait serum amonyak değerlerine ulaşıldı. Hastalarda en düşük albümin değeri 2,4 mg/dL olup 3 hastada hipoalbüminemi (<3,4 mg/dL) saptandı. İki hastada ise koagülopati saptandı. En yüksek ALP, GGT, total ve direkt bilirubin değerleri hepatobiliyer hastalık grubunda görülürken etiyolojik gruplar arasında laboratuvar test sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (Tablo 2).
Tedaviler açısından değerlendirildiğinde 8 hastanın (%9,0) NAC ve 16 hastanın (%18,0) UDCA tedavisi aldığı görüldü. NAC tedavisi alan 8 hastanın 6’sı aynı zamanda UDCA tedavisi de almaktaydı. Tedavi alan ve almayan gruplar arasında yaş ve cinsiyet açısından anlamlı fark bulunmadı (NAC için p=0,994 ve p=0,131; UDCA için p=0,709 ve p=0,586, sırayla). UDCA tedavisi alanlar içerisinde 4 hastada enfeksiyon, 2 hastada metabolik hastalık, 2 hastada ilaç ilişkili hasar, 2 hastada hepatobiliyer hastalık saptanırken, 6 hasta açıklanamayan grupta yer almaktaydı. NAC tedavisi alan 6 hastanın ise 3’ünde enfeksiyon, 2’sinde ilaç ilişkili hasar, 1’inde metabolik hastalık saptanırken 2 hastada transaminaz yüksekliği etiyolojisi açıklanamamıştı. NAC tedavisi alan hastaların transaminaz düzeylerinin tedavi almayanlara göre daha yüksek olduğu ve hastanede yatış süresinin ise anlamlı olarak daha uzun olduğu saptandı (Tablo 3). UDCA tedavisi alan hastalarda da transaminaz düzeylerinin tedavi almayanlara göre daha yüksek olduğu tespit edildi (Tablo 4). UDCA tedavisi alan 5 hasta (%31,3) <5 x, 2 hasta (%12,5) 5-10 x, 9 hasta (%56,3) >10 x grubunda iken NAC alan 8 hastanın ise 6’sı (%75,0) >10 x ve 2’si (%25,0) <5 x grubunda idi.
Açıklanamayan grupta yer alan ve akut fulminan karaciğer yetmezliği gelişmesi nedeniyle karaciğer nakli yapılmak üzere başka bir merkeze sevk edilen bir hasta ve metabolik hastalık nedeniyle süreğen transaminaz yüksekliği olan 10 hasta dışında kalan 78 hastanın transaminaz düzeyinin normale dönme süresi ortanca 5 gündü (1-61 gün). Etiyolojik gruplar arasında bu süreler açısından anlamlı fark saptanmadı (p=0,107). Transaminaz yüksekliği düzeyine göre değerlendirildiğinde, >10 x grubunda transaminaz düzelme süresinin <5 x grubuna göre anlamlı olarak daha uzun olduğu görüldü (p=0,016) (Tablo 5).
Sevk edilen bir hasta dışında kalan 88 hastanın ortalama HKS 3,7±9,2 gündü. En uzun HKS ortanca 10 gün ile ilaç ilişkili karaciğer hasarı grubunda iken etiyolojilere göre değerlendirildiğinde hastanede kalış süreleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0,952). Hastalarda mortalite izlenmedi.
Tartışma
Çocuk acil serviste transaminaz yüksekliği olan hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerini değerlendiren literatürdeki az sayıda çalışmadan biri olan bu çalışmada transaminaz yüksekliğinin en sık nedeninin enfeksiyonlar olduğu ve bu enfeksiyonların üst solunum yolu enfeksiyonundan kızamıkçığa kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahip olduğu görülmüştür. Çalışmamızda klinik izleme bakıldığında ortanca transaminaz düzelme süresinin 5 gün olduğu ve etiyolojiye göre değişkenlik göstermediği ancak transaminaz değerleri üst sınırın 10 katından fazla olan hastalarda bu sürenin belirgin uzun olduğu gösterilmiştir.
Çocuklarda transaminaz yüksekliği nedenleri ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile ilişkilidir. Gelişmiş ülkelerde en sık neden obezite ilişkili steatohepatit iken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyonlardır.6,10,16 Ülkemizden yapılan iki çalışmada bizim sonuçlarımızı destekleyecek şekilde çocuklarda transaminaz yüksekliğinin en sık nedenleri arasında enfeksiyonlar yer almaktadır.12,14 Benzer şekilde Iorio ve ark.’nın8 çalışmasında %51,4 oranı ile en sık nedenin enfeksiyonlar olduğu gösterilmiştir. Nobili ve ark.’nın9 çalışmasında ise 6 aydan uzun süren transaminaz yüksekliği olan 158 çocukta en sık nedenin obezite ilişkili karaciğer hastalığı olduğu bildirilmiştir.
Çalışmamızda hastaların %24,7’sinde acil serviste yapılan ilk değerlendirme ve tetkikler sonucunda transaminaz yüksekliğinin nedeni açıklanamamıştır. Sonuçlarımızdan farklı olarak Iorio ve ark.’nın8 çalışmasında açıklanamayan transaminaz yüksekliği %43,6 olarak bildirilmektedir, fakat bu yüksek oran, çalışma popülasyonun sadece operasyon öncesinde ve rutin kontrollerde transaminaz yüksekliği saptanan sağlıklı çocuklardan oluşması ile açıklanabilir. Serdaroğlu ve ark.14 tarafından ülkemizde yapılan bir çalışmada ise transaminaz yüksekliği hastane başvurularında %7,2 oranında saptanmış olup en sık nedenler enfeksiyonlar, ilaç ilişkili karaciğer hasarı ve alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı iken hastaların %6,4’ünde neden saptanamamıştır. Jang ve ark.’nın15 çalışmasında da hastaların %7,5’inde idiyopatik transaminaz yüksekliği saptanırken non-alkolik karaciğer hastalığı %10,2 ile en sık nedenler arasında üçüncü sırada yer almıştır.
Çocuklarda sıklıkla obezite ile ilişkili alkolik olmayan karaciğer hastalığı, görüntüleme yöntemleriyle ya da histopatolojik olarak karaciğerde yağ birikiminin görüldüğü ve alkol, ilaçlar, malnütrisyon, genetik/metabolik hastalıkların dışlandığı durum olarak tanımlanmaktadır.17 Bu dışlamanın yapılabilmesi için ayrıntılı laboratuvar tetkikleri gerekmektedir. Süreç alacak bu dışlama tetkiklerinin çocuk acil serviste yapılması uygun olmadığı ve hastaların antropometrik ölçümleri yapılmadığı için çalışmamızda non-alkolik karaciğer hastalığı tanısı alan hastalar değerlendirilememiştir. Çalışmamızda açıklanamayan transaminaz yüksekliklerinin oranının yukarıda bahsedilen iki çalışmadan daha yüksek olması bununla açıklanabilir. Bu durum hastaların çocuk acil servisteki yaklaşımını değiştirmemekle birlikte, karaciğer yetmezliği bulguları olmadığı sürece açıklanamayan transaminaz yüksekliği olan özellikle obez çocuklar uzun süre izlem amacıyla mutlaka bir çocuk gastroenteroloji ünitesine yönlendirilmelidir.
Çalışmamızda en sık başvuru şikayetlerinin kusma, ateş ve karın ağrısı; en sık fizik muayene bulgularının ise dehidratasyon ve karında hassasiyet olduğu görülmüştür. Benzer şekilde ülkemizden yapılan bir çalışmada transaminaz yüksekliği olan çocuklarda en sık başvuru şikayetleri halsizlik, karın ağrısı ve ateş olarak saptanmıştır, fakat bu çalışmada bizim sonuçlarımızdan farklı olarak fizik muayenede en sık saptanan bulgular sarılık ve hepatomegalidir. Bu çalışmada sarılık ve hepatomegalinin daha sık saptanmasının nedeni akut hepatit A enfeksiyonu oranının daha yüksek saptanması ile açıklanabilir. Ülkemizde hepatit A aşısının ulusal aşı takvimine girmesinden önceki hasta verilerinin değerlendirildiği bu çalışmada hastaların %18,5’inde hepatit A enfeksiyonu saptanırken bu oran çalışmamızda %3,4’tür.14
Çalışmamızda transaminaz yüksekliğinin en sık nedeninin enfeksiyonlar ve bunlar içerisinde de akut gastroenteritler olduğu göz önünde bulundurulduğunda dehidratasyon ve karında hassasiyetin sık görülmesi kaçınılmazdır. Henüz patogenezi tam olarak açıklanamamış olsa da literatürde başta rotavirüs olmak üzere virüslere bağlı gastroenteritlerde transaminaz yüksekliği ile ilgili çok sayıda çalışma mevcuttur.18-20 Bu hastalarda her ne kadar tek başına viral enfeksiyonun kendisine bağlı transaminaz yüksekliği gelişebilirse de dehidratasyon ve enfeksiyon döneminde kullanılan ilaçların da bu duruma yol açabileceği akılda tutulmalıdır.20
Çocuklarda transaminaz yüksekliğinin diğer bir önemli nedeni ilaca bağlı karaciğer hasarıdır.2 Bu durum, ilaçlar, bitkisel ürünler ya da takviye edici maddelerin yol açtığı ve hafif transaminaz yüksekliğinden akut karaciğer yetmezliğine kadar geniş bir spektrumda ortaya çıkabilen karaciğer hasarı olarak tanımlanmaktadır. Bu yıl yayınlanan bir meta-analizde karaciğer hasarına yol açan ilaç ya da bitkisel ürünlerin tiplerinin ülkelere ve hatta bölgelere göre de değişkenlik gösterdiği; batıda yapılan çalışmalarda en sık antibiyotikler, kardiyovasküler ilaçlar ve psikotrop ilaçlar etken iken doğuda yapılan çalışmalarda anti-tüberküloz ilaçlar, bitkisel ürünler ve antibiyotikler olduğu görülmüştür.21 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) veri tabanları üzerinde veri madenciliği ile elde edilen sonuçlarda çocuklarda ilaç ilişkili karaciğer hasarına en fazla yol açan ilaçların parasetamol, valproik asit ve karbamazepin olduğu belirtilmiştir.22 Çalışmamızda da hastaların %9’unda ilaç ilişkili karaciğer hasarı saptanmıştır ve bu ilaçlar arasında parasetamol ve aspirin ön planda yer almaktadır. Sonuçlarımızı destekler şekilde Serdaroğlu ve ark.’nın14 çalışmasında tüm yaş gruplarında transaminaz yüksekliğinin en sık üç nedeni arasında ilaç ilişkili karaciğer hasarı bildirilmiştir. Yine ülkemizde yapılan başka bir çalışmada 250 hasta içerisinde süt çocuklarının %39,3’ünde, büyük çocukların ise %20,7’sinde ilaç ilişkili transaminaz yüksekliği saptanmıştır. Aynı çalışmada ilaçlar arasında anestezikler, antibiyotikler, antikonvülzanlar ve antineoplastik ilaçlar yer almaktadır.12 1990-2003 yılları arasında insidental olarak transaminaz yüksekliği saptanan 259 çocuğun değerlendirildiği bir çalışmada ilaca bağlı karaciğer hasarı %5 oranında saptanmakta iken ilaçlar arasında başlıca izoniazid, salisilat ve amoksisilin-klavulanik asit yer almaktadır.8 DSÖ tarafından 1994 yılında tüberkülozun acil durum ilan edilmesi ve 2014 yılında tüm dünyada yaklaşık 1 milyon çocuğun yeni tanı aldığı düşünülecek olursa, 1990-2003 verilerini içeren bu çalışmada izoniazide bağlı karaciğer hasarının sık görülmesi beklenen bir sonuç olarak yorumlanabilir.23
Çalışmamızda enfeksiyonlara bağlı ve açıklanamayan transaminaz yüksekliklerinden sonra en sık görülen durum %11,2 oranında metabolik hastalıklardır. Jang ve ark.’nın15 çalışmasında transaminaz yüksekliği olan 559 çocukta metabolik hastalıklar %1,4 ile daha düşük oranda bildirilmiştir. Ülkemizde Isparta ilinde yapılan bir çalışmada ise transaminaz yüksekliği olan çocukların %1,8’inde metabolik hastalık saptanmıştır.14 Çalışmamızda metabolik hastalıkların oranının daha yüksek olması iki nedenle açıklanabilir. Birincisi Ege Bölgesi’ndeki önemli çocuk hastanelerinden biri olan hastanemiz bünyesinde çocuk metabolizma bölümü bulundurmakta ve çok sayıda hasta başvurusu almaktadır. İkincisi hastanemizde metabolik hastalık tanısı ile takipli çocuklar akut metabolik dekompanzasyon ya da akut enfeksiyonlar nedeniyle hastanemiz çocuk acil servisine sıklıkla başvurmaktadır.
Enfeksiyonlar, metabolik hastalıklar ve ilaç ilişkili transaminaz yükseklikleri dışında hepatobiliyer hastalıklar, travma, kas hastalıkları, hipoperfüzyon ve hipoksi gibi pek çok durum da transaminaz yüksekliğine yol açabilmektedir.2,6,14,15 Çalışmamızda da diğer nedenlerden daha az olmakla birlikte hastaların %5,6’sında hepatobiliyer hastalıklar, %9’unda ise travma, aplastik anemi, suda boğulma ve kalp yetersizliği ve kısa bağırsak sendromuna bağlı transaminaz yükseklikleri saptanmıştır.
Çalışmamızda transaminazların düzelme süresinin ortanca 5 gün olduğu ve etiyolojiye göre değişkenlik göstermediği görülmüştür. Literatürde yer alan iki çocuk çalışmada ise bu sürelerin daha uzun olduğu bildirilmiştir.14,15 Bu iki çalışmada ayaktan polikliniklere başvuran ve hastanede yatan hastalar alınmıştır. Bizim çalışmamızda ise çocuk acil servise akut durumlarla başvurmuş hastaların değerlendirilmesi nedeniyle transaminaz düzelme süreleri daha kısa saptanmış olabilir.
Hastalarımızın %18’ine UDCA tedavisi başlandığı ve bu hastaların serum transaminaz düzeyleri daha yüksek olmasına rağmen HKS’nin tedavi almayan grup ile benzer olduğu görülmüştür. Günümüzde UDCA çocuklarda primer biliyer siroz, total parenteral beslenme ilişkili karaciğer hastalığı, biliyer atrezi gibi çok sayıda kolestatik karaciğer hastalığı ve alkolik olmayan steatohepatit, karaciğer nakli sonrası akut rejeksiyon gibi çok sayıda kolestatik olmayan karaciğer hastalığında da kullanılmaktadır.24-27 UDCA’nın çocuk acil serviste transaminaz yüksekliği olan hastalarda kullanımı ve etkileri üzerine ise bildiğimiz kadarıyla henüz bir çalışma bulunmamaktadır. Ancak UDCA alan hastaların yarıdan fazlasında transaminazların 10 kattan daha yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu hastalarda laboratuvarda düzelmenin daha geç olması beklenirken tedavi almayanlar ile benzer düzelme süresi olması, bu tedavinin klinik gidişat üzerinde olumlu etkisi olabileceğini akla getirmektedir.
Çalışmamızda hastaların %9’unda kullanılan diğer bir tedavi ise NAC’dir. NAC’nin asetaminofen zehirlenmesi başta olmak üzere çok sayıda nedene bağlı akut karaciğer yetmezliğinde HKS’yi kısalttığı ve transplantasyona gidişi azalttığına dair çok sayıda çalışma bulunmaktadır.28-31 Çalışmamızda da NAC tedavisi alan hastaların %75’inde transaminazların 10 kattan daha yüksek olduğu görülmüştür. Literatürün tersine çalışmamızda NAC tedavisi alan hastaların HKS süresi tedavi almayanlara göre uzun olsa da bu durum transaminaz düzeylerinin de yüksek olması ile açıklanabilir. Ayrıca literatürü destekler şekilde bu hastalara (sevki gerçekleştirildiği için takipten çıkan bir hasta dışında) karaciğer transplantasyonu yapılmamış ve mortalite izlenmemiştir.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamız geriye dönük olması nedeniyle antropometrik ölçümler gibi bazı verilere ulaşılamamıştır. Ayrıca hastaların uzun dönem izlemleri ile ilgili veriler paylaşılmadığı için uzun dönem klinik seyir ve tanılar ile ilgili bilgiler sunulmamıştır. Son olarak tek merkeze başvuran hastalar değerlendirildiği için çocuk acillerdeki genel hasta popülasyonunu temsil etmemektedir. Fakat tüm bu kısıtlılıklarına rağmen çalışmamız çocuk acil servise başvuran hastalarda transaminaz yüksekliği nedenleri ve klinik gidişatlarını değerlendiren literatürdeki kısıtlı sayıda çalışmadan biri olması nedeniyle hekimlerin klinik yaklaşımı ve gelecekte bu konuda yapılacak çalışmalar için yol gösterici niteliktedir.
Sonuç
Sonuç olarak çocuk acil serviste transaminaz yüksekliğine neden olan durumlar, enfeksiyonlardan ilaç ilişkili hepatitlere hatta kas hastalıkları ve hipoksi gibi karaciğer dışı nedenlere kadar uzanan geniş bir yelpazededir. Bu hastalara tanısal yaklaşım, bu enzimlerin biyokimyasal özellikleri ile hastanın klinik özellikleri arasında bir ilişki kurulması esasına dayanmaktadır. Hastalarda transaminazlar kısa sürede normale dönse de özellikle nedeni açıklanamayan durumlarda uzun dönem takip açısından hastalar mutlaka çocuk gastroenteroloji ünitesine yönlendirilmelidir. Ancak çocuk acilde bu hastalara yaklaşım algoritmalarının oluşturulması için daha fazla sayıda olgu içeren ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.
Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışma için Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan izin alındı (425 protokol no, 2020/11-15 karar numarası).
Hasta Onayı: Çalışmaya dahil olan hastalardan ve ailelerinden bilgilendirilmiş gönüllü olur formu doğrultusunda yazılı onam alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: A.E., N.E., D.Ö., A.Ç., T.Ç., Konsept: A.E., T.Ç., Dizayn: A.E., S.Ç., A.Ç., T.Ç., H.A., Veri Toplama veya İşleme: S.Ç., N.E., D.Ö., Analiz veya Yorumlama: A.E., H.A., Literatür Arama: A.E., S.Ç. A.Ç., H.A., Yazan: A.E.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.